Sıkça Sorulan Sorular​

Diş Sağlığı İle İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Yirmi yaş dişleri diş dizisinin en arkasında yer alan, üçüncü büyük azı dişleridir. Genellikle yirmili yaşlarda süren bu dişler çoğu zaman çenedeki yer darlığı, sürme pozisyonundaki sapma veya ilgili bölgedeki kemik yoğunluğu gibi sebeplerle kısmen çıkmakta veya çene kemiği içinde gömülü durumda kalmaktadır.

HAYIR, ağızda tamamen sürmüş durumdaki 20 yaş dişleri, rahatça temizlenebilir durumdaysa ve üzerlerinde herhangi bir derin çürük oluşumu yoksa çekilmelerine de gerek yoktur. Ancak diş ipi ve fırçasıyla rahatça temizlenemeyen, üzerlerinde tedavi edilemeyecek durumda çürüğü olan ve yanağa ya da dile doğru sürüp kişinin istemsiz olarak yanağını, dilini ısırmasına yol açan 20 yaş dişlerinin çekilmeleri gerekmektedir.

HAYIR, ancak kısmen sürmüş olan 20 yaş dişleri rahatça temizlenemedikleri için kolayca çürüyebilmekte, ağızda kötü kokuya sebep olmaktadır. Tamamen kemik içinde kalıp süremeyen 20 yaş dişleri ise hemen yanlarında bulunan ikinci büyük azı dişinin köklerine yaslanarak o dişe zamanla zarar verebilmekte veya kimi zaman etraflarında kist oluşturabilmektedirler. Ağrıya ve apseye yol açmaları halinde hemen çekilmeleri gerekirken, herhangi bir sıkıntıya sebep olmuyorsa doktorunuz tarafından kontrol altında tutulmalı ve gerek görülürse çekilmelidirler.

HAYIR, dişlerin kök uçlarında oluşan kistler eğer başlangıç aşamasındaysalar diş çekimine gerek kalmadan tedavileri yapılabilmektedir.

Çocuğun ağız büyüklüğüne uygun, yumuşak ve naylon kıllardan üretilmiş diş fırçaları kullanılmalıdır. Sert fırçalar dişleri aşındıracağı için kullanımı uygun değildir. Fırça kılları aşınır aşınmaz (ortalama 6 ay) mutlaka değiştirilmelidir.

0-15 yaş grubu çocuklar için dişsiz dönem, süt dişlerinin sürmeye başladığı dönem, süt dişlerinin ağızda tamamlandığı dönem, sürekli dişlerin sürmeye başladığı karışık dişlenme dönemi ve sürekli dişlerin tamamlandığı dönem olmak üzere uzun bir süreci kapsamaktadır.

Dişler yaklaşık 6 aydan itibaren sürmeye başlar. Yaklaşık 3 yaşının sonuna ağızda toplam 20 tane süt dişi bulunur. 

Yanlış beslenme alışkanlıklarına bağlıdır. Gece sütü verilmesi, yalancı emziğin reçel, bal gibi bir takım tatlı gıdalara batırılarak verilmesi ve diş fırçalanmasına özen gösterilmemesi nedenler arasındadır.

Erken yaşlarda çürük başlamasının nedeni dişlerin bu yaşlarda karbonhidratlarla uzun süre temasına bağlı olabilmektedir.

Aileler çocukların beslenme alışkanlıklarına dikkat etmeli, çürük yapıcı, serbest şeker içeren yiyeceklerden çocuklarını uzak tutmalıdır.

Onun yerine daha besleyici ancak çürük yapıcı olmayan yiyecekler tercih edilmelidir.

Örneğin, gofret, şeker, çikolata gibi besinler yerine havuç, elma gibi meyveler, lifli sebzeler, kuruyemişler verilebilir.

En önemlisi, diş fırçalama alışkanlığının daha erken yaşlarda edindirilmesidir.

Dişlerin ilk sürdüğü dönemden itibaren önce aile tarafından uygulanması, sonra da çocuğun kendisinin uygulamasının sağlanması gerekir.

Arka dişler, özellikle azı dişlerinin çiğneyici yüzeyleri anatomik yapıları gereği yiyeceklerin kolayca tutunabildikleri ince yarıklar ve çukurcukları kapsarlar.

Çocuklar da diş fırçalamaya başladıkları dönemde arka dişleri düzenli olarak kolayca fırçalayamadıkları için çürük genellikle önce arka dişlerden başlar.

Bu dişleri çürüğe karşı korumak için diş üzerinden madde kaldırmadan çocukların her yaşta çok kolay kabullenebildikleri bir yöntem olan fissür örtücüler uygulanır.

Bu maddeler şeffaf ya da opak beyaz mine renginde olabilmektedir, estetik olarak hiçbir sakınca teşkil etmez. Sıkı bir şekilde yapışarak dişler üzerinde 10-15 yıl kalabilen fissür örtücüler bu uzun dönemde dişleri çürükten koruyabilmektedir. Ağrısız bir işlem olduğu için anestezi yapılmadan uygulanır.

Fluorid jeli, arka dişlerin düz yüzeyleri ve tüm ön dişlerin minesini çürüğe karşı güçlendirmek için yapılan bir uygulamadır.

Fluor jelleri hazır preparatlar halinde bulunur ve özel kaşıklar içerisine yerleştirilerek ağza uygulanır.

3 hafta ara ile yılda 3 kez uygulayarak diş minelerinin çürüğe karşı güçlendirilmesi sağlanır.

Bu şekilde uygulandığında etkisi 1 yıl boyunca korunmaktadır.

 

Koruyucu uygulamalarda yaş sınırı var mıdır?

Gerek fissür örtücüler, gerekse fluor jeli uygulamaları ideal olarak dişler sürer sürmez yapılmalıdır.

Başka bir deyişle, dişler sürdükten sonraki ilk yıl içerisinde çürüksüz dişlere uygulanması en etkili sonuçları vermektedir.

Bebeklik döneminde ve dört yaşına kadar çocuklarda diş macunu kullanımı önerilmez. Çocuklarda fluorlu diş macunlarının kullanılmasına yaklaşık 4 yaşından sonra başlanmalıdır. Çünkü çocuklarda yutma refleksi ancak 4 yaşından sonra doğru bir şekilde kullanılmaktadır. Diş macunu kullanımına başlandığı dönemde, florürlü diş macunlarından herhangi biri tercih edilebilir. Önemli olan çocuğun seçilen macunun tadını sevip istek duymasıdır.

Fırçalama işleminde macundan çok, etkili bir fırçalama işleminin önemli olduğunu unutmamak gerekir.

Çürüklü süt dişleri hem çocuğun kendisi için, hem de alttaki sürekli dişlerin gelişimi bakımından son derece zararlıdır.

Çürüklü süt dişlerinin köklerinde bir süre sonra enfeksiyon gelişir.

Bu enfeksiyon altta gelişmekte olan dişlerin minelerinde kalıcı gelişimsel lekelenmelere sebep olabilir.

Ayrıca, çürüklü süt dişleri ciddi birer enfeksiyon kaynağıdır ve hayati organlara kadar uzanan enfeksiyonlara kaynak teşkil edebilir.

Örneğin, kalp, böbrekler, eklemler bu enfeksiyonlardan kolayca etkilenen organlardır.

O nedenle süt dişleri nasıl olsa bir süre sonra düşecek diye kesinlikle ihmal edilmemeli, mutlaka tedavi edilmelidir

Tedavi edilemeyecek derecede çürümüş olan süt dişleri çekilerek ağızdan uzaklaştırılmalıdır.

Ağızdan uzaklaştırılan süt dişlerinin yerine bir süre sonra kalıcı bir diş geleceği için o boşluğun kapanmaması gereklidir.

Bu amaçla çekilen süt dişlerinin boşluklarına yer tutucu adı verilen apareylerin uygulanması gerekir.

Aksi takdirde çekilen süt dişinin boşluğuna boşluğun sağı ve solundaki dişler kayarak yerleşirler ve kalıcı dişin süreceği yeri kapatmış olurlar.

Daha sonraki yıllarda diş dizisini düzeltmek için hem çok uzun hem de maliyeti yüksek tedaviler gerekebilir. Oysa, küçük bir yer tutucu apareyinin uygulama süresi ve maliyeti diğerlerinin yanında çok daha önemsiz kalır.

Dişte renk değişikliği, soğuk veya sıcağa karşı aşırı derecede duyarlılık, kendiliğinden özellikle gece başlayan ağrı ve yüzde apse nedeniyle oluşan şişlik, pulpa dokusunda bir problem olduğunu gösteren klinik belirtilerdir.

Travma veya kanal tedavisinin bir sonucu olarak dişler kahverengi, pembe veya gri renk alabilirler.

Renk bozukluğunun nedeni travma ise dişe önce kanal tedavisi yapılır; daha sonra beyazlatma işlemi uygulanır. Renk değişikliği kanal tedavisinden sonra ortaya çıkmışsa diş, röntgen çekilerek incelenir. Eğer kanal tedavisinde sorun yoksa beyazlatma yapılır, aksi takdirde önce kanal tedavisi yenilenir ve daha sonra beyazlatma yapılır.

Kanal tedavisi lokal anestezi altında yapılan ağrısız bir tedavidir. Bu nedenle tedavi sırasında herhangi bir ağrı duyulmaz; ancak bazı durumlarda tedavi sonrası “akut alevlenme” adı verilen bir tablo ortaya çıkar. Bu tablonun oluşma sıklığı yok denecek kadar azdır. Buna rağmen hastaya tedavi öncesinde böyle bir durumun oluşabileceği bilgisi verilir. Tedavi tamamlandıktan sonra anestezinin etkisi geçtiğinde çok hafif bir ağrı hissedilir. Ancak bu da çok kısa sürede yol olacaktır. Gerekirse ağrı dindirici ilaçlar kullanılabilir. Ayrıca dişin üzerine çiğneme yapıldığında hafif ağrı duyulabilir. Bu durum da kısa süre içinde kaybolacaktır.

Pulpa dokusunda oluşan iltihap nedeniyle çok şiddetli ağrılar veya kök ucunda lezyonlar gelişebilir ve bu durum dişlerin kaybedilmesine neden olabilir. Kanal tedavisi bu dişlerin ağızda tutularak, uzun yıllar ağızda çiğneme ve estetik bakımdan fonksiyon görmesini sağlar. Tedavi olarak kolay uygulanabilmesi ve hastaya çok büyük rahatsızlıklar vermeden gerçekleştirilebilmesi nedeniyle çoğunlukla tercih edilen bir yöntemdir.

Tedavi edilmeyen dişin kaybı sonrasında ihtiyaç duyulabilecek köprü veya implant tedavisine göre, çok daha ekonomik bir tedavi yöntemi olması büyük bir avantajdır. Bu nedenle tedavi şansı denenmeden bir dişin çekiminin düşünülmesi çok büyük bir hata olacaktır.

Diş çürüğü, çürük yapıcı besinlerin (şeker ve karbonhidratlar) alınmasından sonra diş yüzeylerinin yeterince temizlenemediği durumlarda gelişen diş sert doku kaybıdır. Diş çürüğü, hastanın diş yapısının çürüğe karşı direncine göre, farklı sürede meydana gelebilir. Bu süre içinde bakteriler şekerleri parçalayarak asit oluştururlar ve diş sert dokularına zarar verirler.

-Dişlerin etkin olarak günde iki defa fırçalanması (şekerli ve dişe yapışan gıdaların yenmesinden sonra dişlerin fırçalanması gerekir).

-Diş hekimi tarafından önerilen doğru diş macunu ve fırçanın kullanılması

-Diş ipinin kullanılması

-Düzenli olarak altı ayda bir diş hekimi kontrolüne gidilmesi önerilir.

Beyazlatma, dişlerinizde bulunan ve içine sinmiş genellikle sarı tonlarda olan renklerin silinmesi işlemidir. Diş beyazlatma, özellikle estetik bir gülüş kazanmak isteyen kişilerin tercihidir. Eğer uzman bir hekim tarafından yapılırsa diş beyazlatma, ağız ve diş sağlığınıza hiçbir şekilde zarar vermez. Sadece uygulamaya bağlı olarak dişlerde kısa süreli hassasiyet oluşabilmektedir. Uygun cihazlar ve hekim kontrolü ile yapılan diş beyazlatma işlemleri gülüşünüze ve görünüşünüze estetik katkı sağlayacaktır.

Genelde beyazlatma sonrasında renkte hafif bir geriye dönüş olmakta ve altı ayla iki yıl arasında sabit kalmaktadır. Bu süre, hastanın beslenme alışkanlıklarına ve ağız temizliğine gösterdiği özene bağlı olarak uzayıp kısalabilmektedir.  Her 4-6 ayda bir 1-2 seansla bakım sağlanması tavsiye edilir.

Diş beyazlatma ve sonrası yaklaşık 2 hafta boyunca bunlardan ve diğer renklendirici gıdalardan uzak kalmanız gerekir. Genel olarak ilk iki hafta boyunca beyaz diş diyeti yapmanızı öneririz. Eğer dişlerinizin zamanla sarılaştığını görürseniz, ortalama her 6 ayda bir bakım yapılabilir.

İnley-onley restorasyonlar, çok fazla madde kaybı olan dişlerde, diş renginde (kompozit-seramik) hazırlanan estetik restorasyonlardır. Ağız dışında hazırlanan bu tip restorasyonlar, ölçü alınmasının ardından laboratuvar şartlarında bitirilen dolgulardır. Bu yapılar ikinci seansta dişlere yapıştırılırlar.

Kompozit vener

Kompozit venerler kırık ve şekil değişikliği gerektiren dişlerde tercih edilebilir. Günümüzde ön diş kompositleri ile doğal diş renginde restorasyonlar yapılabilmektedir.

Porselen vener restorasyonlar (Lamina)

Lamina restorasyonlar; ön grup dişlerde estetik amaçla yapılan tedavi yöntemidir. Dişlerin sadece ön yüzeyleri aşındırılarak hazırlanan dişlerden ölçü alınır, daha sonra laboratuvar şartlarında hazırlanan laminalar ikinci seansta hasta dişlerine yapıştırılır.

Dişlerinizi düzenli ve doğru şekilde fırçalasanız bile ağız kokusu problemi yaşayabilirsiniz. Ağız kokusunun en büyük sebepleri olarak ağız içi enfeksiyon, ilerlemiş bir diş eti rahatsızlığı ya da diş çürüklerini gösterebiliriz. Ağız kokusu problemi bu rahatsızlıklardan birinin sonucu olarak ortaya çıkabilir. Ayrıca sistemik rahatsızlıklarda da (sindirim sistemi rahatsızlıkları, diyabet) ağız kokusu meydana gelmektedir. Bu nedenle diş hekiminiz tarafından kontrol edilmeli ve nedeni bulunarak tedavi edilmelidir.

İmplant çeşitli nedenlerle kaybedilmiş dişlerin yerine çene kemiğine yerleştirilen yapay diş kökleridir.

İmplantlar titanyumdan yapılmaktadır

İmplant tedavileri için üst yaş sınır bulunmamakla birlikte, 18 yaşını doldurmuş, yani kemik gelişimini tamamlamış tüm hastalara implant tedavisi uygulanabilir. Ayrıca kontrol edilemeyen diyabet, tansiyon, kan pıhtılaşma sorunu olan ve ileri derecede kalp rahatsızlığı olan kişilere implant operasyonları öncesi, takip eden hekimleri ile konsültasyon yapılarak, gerekli önlemler alındıktan sonra operasyonlar gerçekleştirilmektedir.

İmplant tedavisi, rahat, sağlam ve güvenilir bir uygulamadır. İmplant üzerine yapılan protezler, gerçek dişlerin yerini alırken doğal bir yapı oluştururlar. Eksik dişler tamamlanırken, sağlıklı dişlere dokunulmamış olur. Tüm protezlere oranla çok daha uzun ömürlüdür. Hissettirdiği güven sayesinde diş eksikliğinin olumsuz psikolojik etkilerini de ortadan kaldıracaktır.

İmplant operasyonunun süresi ağız içine yerleştirilecek implant sayısına göre değişmekle birlikte, bir implantın yerleştirilme süresi yaklaşık 15-20 dakikadır.

İmplant operasyonundan sonra implantın çene kemiği ile bütünleşmesi için 2-4 ay kadar beklenmesi gerekmektedir.

İmplantların ömür boyu sorunsuz kaldığı gözlemlenmiştir. Ancak, implantların ömrünün uzunluğunu etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Bunların başında hastanın ağız hijyenine ne kadar önem verdiği gelir.

Hastalarımız bu süreyi dişsiz geçirmek zorunda kalmıyor. İmplant operasyonu sonrası daimi protezler yapılana kadar, beklenen süre için hastalarımıza geçici protez yapılıyor.

İmplant operasyonundan hemen sonra normal hayatınıza dönebilir, 1 ya da 2 gün sonra da işe gidebilirsiniz.

İmplant yerleştirilirken acı duyar mıyım?

Anestezi altında uygulandığı için ağrı duymazsınız. Ameliyat sonrası, diş çekiminden sonraki ağrıya benzer bir ağrı olabilir. Genellikle implantın yerleştirildiği akşam duyulabilecek bu ağrı basit ağrı kesiciler ile giderilebilir. Tedavinin problemsiz tamamlandığı vakalarda implantların varlığını bile hissetmeyecek kadar rahat olursunuz. Doktorlarımız kendinizi rahat hissetmeniz için her zaman yanınızdadır.

Hayır. Eğer eksik diş sayısı ‘1’den fazla ise implant uygulanacak bölgeye bağlı olarak

tek bir implant 2 ya da 3 diş yerine hizmet verebilir.

Evet yaptırabilir. Ancak takip eden doktorları ile gerekli konsültasyon yapılıp onayı alındıktan sonra yapılması, hastanın genel sağlığının korunması açısından uygun olacaktır.

En önemlisi ağız hijyeni ve bakımıdır. Özellikle implant tedavisi uygulanan temiz tutulması çok önemlidir. Bunun için doğru diş fırçalama, diş ipi kullanımı, doğru arayüz fırçaları kullanmak, ağız gargarası ve ağız duşu kullanmak önemlidir.

Alt çene kemiği sert, üst çene kemiği alt çeneye göre daha yumuşak olduğu için, sabit protez düşünülüyorsa alt çenede 6, üst çenede 8 implant yapılırsa uzun dönemde başarı sağlanacaktır.

Hamilelik döneminde çok sağlıklı dişetlerinde bile kanama görülebilmektedir. Dişeti hassasiyeti olağan bir durumdur. Dişeti kanaması için basit ve etkin bir uygulama mevcuttur. Bu uygulamada herhangi bir ilaç kullanılmamaktadır. Detertraj, diş taşı temizliği olarak da bilinen basit bir uygulamadır.

Farklı diş beyazlatma yöntemleriyle beyazlatılan dişler bir kaç yıl beyaz kalır. Fakat bu süre kişiden kişiye değişir. Yeme-içme alışkanlıkları, sigara kullanımı ve fırçalama alışkanlığı dişlerin beyaz kalma süresini etkiler.

Diş hekimi kontrolünde yapılan beyazlatma uygulamalarının dişlerinizin sağlığına herhangi bir zararı yoktur.

Hayır. Diş taşı temizliği diş ve diş eti sağlığı açısından yapılması gerekli bir tedavidir. Diş taşı temizliğinde kullanılan cihaz ultrasonik bir cihaz olup, titreşim yaparak temizlediği için diş yüzeyinde herhangi bir çizilme ve bozulmaya yol açmaz. Diş taşı temizliği, diş taşı oluşan ağızlarda 6 ayda bir yapılması gerekir. Eğer çok sık diş taşı oluşmuyorsa hekiminizin önerdiği aralıklarla diş taşı temizliği yapılmalıdır.

Çocuğun ağız büyüklüğüne uygun, yumuşak ve naylon kıllardan üretilmiş diş fırçaları kullanılmalıdır. Sert fırçalar dişleri aşındıracağı için kullanımı uygun değildir. Fırça kılları aşınır aşınmaz (ortalama 6 ay) mutlaka değiştirilmelidir.

Her 6 ayda bir diş doktoruna muayene olmalısınız. Oluşan problemleri başında teşhis etmek, tedavi sürecini kolaylaştırmakta ve müdahalenin hızlı olmasını sağlamaktadır.

Diş fırçası ve diş macunu ile yapacağınız ağız ve diş temizliğinde, bakterilerin ve zararlı organizmaların yalnızca %70’i kadarını temizleyebilirsiniz. Geri kalan %30’luk kısmı, dişlerinizin arasına giremeyen diş fırçaları temizleyemez. Bu nedenle diş ipi kullanarak ağız ve diş sağlığını tamamlamanız önemlidir. Dişlerinize sadece diş ipini yanlış kullanmanız zarar verebilir. Size uygun olan diş ipi ve diş ipinin doğru kullanımı için diş hekiminize danışmanız önemlidir.

Tahmin edebileceğiniz üzere dişleriniz fırçalama esnasında veya diğer vakitlerde kanaması olumlu bir durum değildir. Diş eti hastalıklarının ilk belirtisi kanamadır ve sağlığınız için kanamayı fark ettiğiniz anda diş hekiminize danışmanız sizin çok önemlidir. Bakteri, plak, tartar vb. sebeplerden kaynaklanan bu kanamanın tedavisini öncelikli olarak yaptırmadığınız takdirde dişinizi ve hatta dişlerinizi kaybetme riskiniz vardır.

Diş fırçası satın alırken ve kullanırken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta dişlerinize uygun bir diş fırçasını doğru şekilde kullanıyor olmanızdır. Size en uygun diş fırçası modelini öğrenmek için diş hekiminizden bilgi alabilirsiniz. Size uygun olan bir diş fırçasını günde 2 kere en az 3 dakikalık fırçalama işleminde kullanacağınız için, diş fırçanızı en fazla üç ayda bir değiştirmeniz önemlidir.

Zirkonyum kaplamalar, estetik olarak tercih edilen, ışık geçirgenliği doğal dişe çok yakın olan ve bu nedenle de renk uyumu ve doğal görünümün ideale yakın  bir şekilde yakalanabildiği protez çeşididir.

Zirkonyum, porselenin alt yapısında bulunan metalin yerine kullanılan diş rengindeki maddedir. Metalin oluşturduğu gri yansımayı yapmadığı için, kaplanan dişlere daha estetik ve doğal bir görüntü verir.
Diş eti ile kronların birleştiği yerde dişeti rengindeki değişime, zirkonyum kronlarda daha az rastlanmaktadır.
Bazı kişilerde metalin içerdiği maddelere karşı oluşabilecek alerjik reaksiyonlar, zirkonyum kronlarda görülmemektedir.

7 ile 10 gün içerisinde yeni dişlerinize kavuşmuş olursunuz.

Elbette kendiniz seçebilirsiniz. Diş estetiği konusunda uzman hekimimiz, yüz tipiniz ve ten renginize en uygun diş rengini seçmekte yardımcı olacaktır.

Çene darlığı, erken süt dişi kaybı gibi sebeplerden ortaya çıkan çarpık dişlerin düzgün gözükmesi için dişleri hareket ettirmek zorunludur. Bu nedenle çarpık dişleri düzeltmek için diş teli kullanmak gerekir. Braketler ve teller yardımı ile dişlerin düzeni sağlanabilir. Diş telinin görüntüsünden rahatsız olan kişiler için estetik diş teli olarak bilinen dişlerin arka kısmına takılan teller ile estetik bir diş teli tedavisi de sağlanabilmektedir. Yine tel kullanmadan şeffaf plaklarla çapraşıklık düzeltilebilir. Sizin için hangi tedavinin uygun olduğuna ortodonti uzmanı karar verecektir.